Oluşumu sırasında barındırdığı gazların, birden bünyesinden ayrılması neticesinde ve ansızın soğuma sebebiyle irili ufaklı sayısız gözeneğe ev sahipliği yapan pomza taşı; süngerimsi yapısı, fiziksel ve kimyasal parametrelere karşı dayanıklılığı ile dikkat çeker.
Volkanik patlamalar sonucunda ortaya çıkan pomza taşı şahsına münhasır nitelikleri sayesinde, kendisine benzerlik gösteren diğer volkanik camsı kayaçlardan (perlit, obsidyen, pekştayn) ayırt ediliyor. Pomza taşının rengi, gözenek yapısı ve kristal suyunun olmaması, onu başka kayaçlardan kolayca ayrıştırıyor. Kullanıcılar arasında pomza taş, renk ve kimyasal bileşen benzerliği nedeniyle en çok perlit ile karıştırılıyor. Pomza taşını kesin olarak tanımlamak için petrografik analiz sonucuna sahip olunması gerekiyor.
Dilimizde pomza taşı; sünger taşı, köpük taşı, topuk taşı, hışır taşı, nasır taşı, küvek taşı, kısır taş, pomza, bims, pumis ve pumisit gibi farklı biçimlerde isimlendiriliyor. Özünde ise pomza teriminin kökeni İtalyan lisanına dayanıyor. Pomza taşı Fransızlar tarafından’’ Ponce’’ olarak adlandırılırken, İngilizler ve Almanlar pomza taşını irilik seviyesine göre sınıflandırmayı tercih ediyor. İri tanelisini tanımlamak için İngilizce ‘’Pumice’’, Almanca ‘’Bims’’ terimleri kullanılırken, ince tanelisini ifade etmek için İngilizce ‘’Pumicite’’, Almanca ise ‘’Bimstein’’ terimlerinden faydalanılıyor.
Tarih sahnesinde ilk kalıntıları milattan önce 1.yy’a uzanan pomza taşının, Antik Roma döneminde çoğunlukla termal hamamlarda ve tapınaklarda yapı malzemesi olarak tercih edildiği biliniyor. Söz konusu tarihi abidelerin çağımıza kadar ayakta kalan iki temsilcisi Roma Pantheonu ve ülkemizdeki Ayasofya Camii turistlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.
Uzunca bir süre herhangi bir amaca yönelik olarak kendisinden faydalanılmayan pomza taşı, 1800’lü yılların başında Almanya’da tekrar inşaat malzemesi olarak kullanılmak üzere piyasaya sürüldüyse de gerek Almanya’da gerek ise Avrupa’da yer alan diğer ülkelerde beklenen ilgiyi görmüyor.
Pomza taşının yeniden doğuşu olarak tanımlanabilecek olan süreç, 1851 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde yapıların harçlarına pomza taşı katılmasıyla başlıyor. Günümüzde pomza taşı Amerika Birleşik Devletleri’nin 15 eyaletinde 103 farklı çalışma alanında kendine yer buluyor. Bilhassa son 30 sene zarfında çevre bilincinin artış göstermesi ve teknolojik gelişmişlik seviyesinin yükselmesiyle pomza taşının değerlendirilmesi söz konusu oluyor. Ülkemizde ise pomza taşı üretimine dair ilk girişim 1988 yılında gerçekleşiyor.
Resmi kaynaklar kullanılarak gerçekleştirilen araştırmalara göre dünya üzerinde 18 milyar m³ civarında pomza taşı rezervi bulunuyor. Dünya üzerindeki pomza taşı miktarının yaklaşık %16’sına ev sahipliği yapan Türkiye, pomza taşı piyasasında önemli bir aktör olarak yer alıyor. Bitlis, Kayseri ve Nevşehir ülkemizde en çok pomza taşı rezervini barındıran üç şehrimiz olarak dikkat çekiyor.
Dünya pomza taşı piyasasında ABD, Türkiye ve İtalya en fazla üretim miktarına ulaşan majör ülkeler olarak sınıflandırılıyor. Memleketimizde 2,8 milyar ton kadar pomza taşı rezervi mevcut. Bu rakam Dünya pomza rezervinin %15,8’ine denk geliyor. 2014 yılı pomza üretim miktarı ise 5.700.000 ton olarak tahmin edilen Türkiye, dünya pazarında birinci sırada yer alıyor. Pomza taşının inşaat alanında kullanımı dünya üzerinde % 70 civarında iken Türkiye’de ise bu oran % 80’ini aşmış durumda bulunuyor.
Pomza Taşlarının Bahçıvanlık Alanında Kullanımı
Peyzaj çalışmalarında çokça kullanılmasıyla bilinen pomza taşları, saksıda yetiştirilen bitkiler ve dikimi yapılan fidanlar için özellikle tercih ediliyor. Bitkilerin daha verimli bir biçimde gelişmesine olanak sağlayan pomza taşları aynı zamanda bitki köklerinin hava almasına yardımcı oluyor. Uzmanlar sphagnum yosunu ve hindistan cevizi lifleri gibi maddeler yerine pomza taşı kullanılmasının bitki sağlığı bakımından daha faydalı olacağını dile getiriyorlar. Bilhassa iç mekânda yetiştirilen bitkilerin rüzgar ve doğal hava akışından mahrum kalmaları nedeniyle pomza taşı kullanımı, bitkilerin havalanması yolunda büyük önem arz ediyor. Bitki yetiştirilen saksı toprağının, zaman zaman hafif kuruması sağlıklı bir durum olarak tanımlanıyor. Çünkü, sürekli nemli halde olan topraklarda mantar oluşumu gerçekleşebiliyor. Yine aşırı nem nedeniyle toprak bünyesindeki karbondioksit miktarı artabiliyor. Bu sebeple mikroorganizma faaliyetleri doğru ilerleyemiyor ve bitkiler çürüyerek ölüyorlar. Pomza taşı kullanımında ana amaç; toprağı havalandırmak ve su tutma kapasitesini artırmak olarak biliniyor. Bu sayede bitkilerin daha sağlıklı ve güçlü bir şekilde büyümesi sağlanıyor. Pomza taşını toprağa eklemeden önce ufalamanız gerekiyor. Ufalanmış pomza taşını, saksı toprağına veya bahçenize karıştırarak toprağı havalandırabiliyorsunuz.
Pomza Taşının Farklı Kullanım Alanları
Cilt Bakımı: Pomza taşı, ölü derilerden kurtulmak için doğal bir peeling ürünü olarak kullanılabiliyor. Düzenli pomza taşı kullanımı, cildin daha yumuşak ve pürüzsüz olmasını sağlıyor. Ayrıca pomza taşı, akne ve siyah nokta gibi cilt problemlerinin giderilmesine de yardımcı olabiliyor. Pomza taşını kullanmadan önce ılık suda ıslatmanız gerekiyor. Islanan pomza taşı ile dairesel hareketlerle cildinizi nazikçe ovalayabilirsiniz. Cildiniz hassas ise pomza taşını haftada bir defa, cildiniz hassas değil ise haftada iki kez olmak üzere kullanmanız tavsiye ediliyor.
Ev Temizliği: Pomza taşı, banyo ve mutfak gibi alanlarda biriken kiri ve kalıntıları temizlemek için kullanılabiliyor. Pomza taşı, çizilmeye neden olmadan yüzeyleri temizliyor ve dezenfekte ediyor. Pomza taşını kullanmadan önce ılık suyla ıslatmanız gerekiyor. Islanan pomza taşı ile banyo ve mutfaktaki fayanslar, lavabolar ve tezgâhlar temizlenebiliyor. Pomza taşı ayrıca fırın ve ocak temizliğinde de tercih ediliyor.