Fesleğen Bitkisinin Tarihçesi
Çatısı altında 236 cins ve 7,280 türe ev sahipliği yapan ballıbabagiller familyasının bir üyesi olarak dikkatleri üzerinde çeken fesleğen, yine kendisi gibi dünya mutfağında yemek pişiren kişiler tarafından çokça kullanılan nane, kekik, reyhan ve biberiye ile yakın akraba konumunda. Botanik literatüründe Lamiaceae veya Labiatae namıyla bilinen ballıbabagiller ailesinin diğer meşhur temsilcileri lavanta, melisa, adaçayı, mercanköşk ve ballıbaba olarak sıralanıyor. Fesleğen her ne kadar İtalyan mutfağı tarifleri aracılığıyla dünyaca tanınmış bir hal alsa da aslında menşei olarak Orta Afrika ve Güneydoğu Asya’ya özgü bir bitki türü olarak biliniyor. Tropikal bölgelerde rahatça yetiştirilebilen fesleğenin, talep ettiği iklim kuşağına Akdeniz coğrafyasında sıkça rastlanıyor. Ilımlı bölgelerde kısa ömürlü, birkaç sezonluk bitki olarak büyütülen fesleğen, narin yapısıyla dikkat çekiyor.
Tarih sahnesinde binlerce yıllık bir maziye sahip olan fesleğen hakkındaki ilk yazılı kaynak Hint Vedik metinlerinde, beş bin yıl öncesinden karşımıza çıkıyor. Antik Roma döneminde nefretin sembolü olarak kabul edilen fesleğenin, bu karanlık döneme ait unvanı, Fransız lisanında hâlâ güncelliğini koruyor. Fransızca fesleğen manasına gelen ‘’le basilic’’ kelimesini herhangi bir kişiden bahsederken isminin sonuna ekleyerek kullanırsanız onu hain ilan etmiş oluyorsunuz. Eski Avrupa medeniyetinden kalan bu fesleğen nefret ilişkisinin temeli, esir alınan kişilerin fesleğen yetiştiriciliğinde çalıştırılması ve faaliyette bulunurlarken kendilerine sürekli hakaret edilmesinden ileri geliyor. Zamanla fesleğen ile nefret ve ihanet arasında bir ilinti olduğuna dair çıkan mitler, halk arasında yayılıyor ve bugün mutfaklarımızı süsleyen, mükemmel rayihalı bu güzide bitki, uzun bir süre için lanetleniyor. 14. yüzyılın ortalarında Rönesans döneminin en ünlü simalarından olan ve Decameron adlı öykü kitabıyla dünyada hatırı sayılır derecede tanınan Giovanni Boccaccio tarafından kaleme alınan ve bir yasak aşka dayanan ‘’Lisetta ve Fesleğen Çömleği’’ isimli hikâye, fesleğenin asırlardan beri süregelen makus talihinin değişmesine yol açıyor. Söz konusu metinde vefat eden sevgilisinin mezarına ektiği fesleğeni gözyaşlarıyla ıslatıp büyüten kadının trajik durumu, toplumun fesleğene karşı olan tutumunun değişmesine olanak sağlıyor.
Bugün modern İtalyan kültüründe aşkın simgesi olarak görülen fesleğen domates ile beraber ülkenin milli bitkileri şeklinde adından söz ettiriyor. Anavatanı olan Hindistan’da kutsal bir anlam atfedilen fesleğen bitkisi, üzerine yemin edilecek kadar ehemmiyet içeriyor. Hatta yakın bir zamana kadar Büyük Britanya sömürgesi olarak varlığını sürdüren Hinduların, mahkemelerde fesleğen üzerine yemin ettiklerine dair kayıtlar bulunuyor. Tarçınlı fesleğen (Ocimum basilicum), koyu opal fesleğen (Ocimum basilicum), ceneviz fesleğeni veya tatlı fesleğen (Ocimum basilicum), Yunan fesleğeni (Ocimum basilicum var.minimum), küre fesleğen / Cüce fesleğen / Fransız fesleğeni (Ocimum basilicum ‘’Minimum’’), Marul yaprağı fesleğen (Ocimum basilicum ‘’Crispum’’), Napolitano fesleğen / mamut fesleğen (Ocimum basilicum), mor fesleğen (Ocimum basilicum ‘’Purpurescens’’), Rubin fesleğen (Ocimum basilicum ‘’Rubin’’), tay fesleğeni (Ocimum basilicum thyrsifolium) gibi çeşitleri bulunan fesleğen bitkisinin melezlenme yöntemiyle elde edilen Mavi Afrika fesleğeni (Ocimum basilicum x O. Kilimandscharicum), limonlu fesleğen (Ocimum basilicum x O.americanum), Aktaralar’da Kutsal Fesleğen ismiyle satılan baharat şeklinde varyasyonları da bulunuyor. Dünya mutfağında kendisine çokça başvurulan fesleğen, içeriğinde ihtiva ettiği yüksek orandaki K vitamini ile adından söz ettiriyor. B vitamini, antioksidan ve demir gibi bileşenleri de bünyesinde barındıran fesleğen bitkisi ayrıca kalsiyum, A vitamini, beta karoten, beta kriptoksantin, lutein ve zeaksantin gibi insan vücuda fayda sağlayan maddeleri de eser miktarda içeriyor.
Etiketler: Fesleğen Bitkisinin Tarihçesi
Mayıs 27, 2024
Listeye dön